Rachel Weisz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rachel Weisz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2019 Cuma

Sarayın Gözdesi (2018)

Sarayın Gözdesi (2018)

Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos'un 10 dalda Oscar'a aday olan filmi Sarayın Gözdesi (2018) 8 Şubat 2019 günü vizyona girdi.

Sarayın Gözdesi  (2018) Poster
Başrollerini 3 kadın oyuncuya teslim eden yönetmen Yorgos Lanthimos filmini çekerken bir hayli muzipçe davranmış. Bunu da devleti ve savaşı saraydan yöneten kadınların mahremiyetine girerek yapmış.

Yorgos Lanthimos
Sarayın Gözdesi (2018) Yorgos Lanthimos
Konusu 1700'lü yılların başında geçen 'The Favourite' filminde Olivia Colman'ı kraliçe, Rachel Weisz ve Emma Stone'u ise kraliçenin gözdesi olmak için çabalayan güçlü kadın rollerinde izleyeceğiz.

Sarayın Gözdesi  - The Favourite (2018)
Robbie Ryan'ın görüntü yönetmenliğini yaptığı filmde balıkgözü çekimleri ve geniş açıları içeren sahnelere sıkça rastlıyoruz. Filme derinlik ve zenginlik katan kamera çalışması, The Favourite'u izleyecek olanlar için görsel bir şöleni vaad ediyor.

Sarayın Gözdesi (2018) Konusu

Sarayın Gözdesi  (2018) Olivia Colman
1700'lü yılların başlarında İngiltere, Fransa ile savaş halindedir. Ancak savaş ve halkın fakirliği Kraliçe Anne'in tahtta olduğu sarayı ve lüks yaşam tarzını etkilemez.

Sarayın Gözdesi  (2018) Rachel Weisz
Kraliçenin yakın arkadaşı Lady Sarah, bu dönemde ruh hali değişken olan ve sağlığı zaman zaman bozulan kraliçe ile ilgilenirken diğer yandan kraliçenin yerine ülkeyi yönetir.

Sarayın Gözdesi  (2018) Emma Stone
Saraya yeni gelen güzel Abigail'in, Lady Sarah'nın yamacında yükselmesiyle iki kadın arasında zaman zaman tansiyonu yükselen kraliçe hedefli bir meydan okuma başlar. +15 tt5083738

Vizyon Tarihi: 8 Şubat 2019
Diğer Adı: The Favourite / Yönetmen: Yorgos Lanthimos / Senaryo: Deborah Davis, Tony McNamara / Görüntü Yönetmeni: Robbie Ryan / Dağıtımcı: TME Films / ABD, İrlanda, İngiltere / 2018 / Süre: 119' / Biyografi, Komedi, Dram
Oyuncu Kadrosu
Olivia Colman (Kraliçe Anne)
Rachel Weisz (Leydi Sarah)
Emma Stone (Abigail)
Nicholas Hoult (Harley)
Mark Gatiss (Lord Marlborough)
Joe Alwyn (Masham)
James Smith (Godolphin)
Devamını Oku »

31 Aralık 2015 Perşembe

The Lobster (2015)

THE LOBSTER (2015)

25 Aralık 2015 günü The Lobster (2015) filmi sinemalarda gösterilmeye başlandı. İzleme şansı bulduğum filmi, Yunanlı yönetmen Yorgos (Giorgos) Lanthimos yönetti. Filmin senaryosunu ise daha önce yönetmenle çalışmış olan Efthimis Filippou ve Yorgos Lanthimos birlikte yazdı. Yunanistan, İrlanda, Hollanda, İngiltere, Fransa ve ABD'nin ortak yapımı olan The Lobster (2015) filminde yönetmen, başrol tercihini Amerikalı oyuncu Colin Farrell'dan yana kullandı. Başroldeki Colin Farrell, filmi en başından alıp sonuna kadar götüren tek oyuncu olarak göze çarpıyor. Aynı zamanda filmdeki kişiliği ile izleyeni şaşırtıp duruyor. Rachel Weisz yine aynı şekilde filmin en başından sonuna kadar var. Fakat bedenen filmin yarısında tanışıyoruz onunla. Bu filmi izledikten sonra Weisz’i unutacağımı düşünmüyorum. Filmin diğer önemli rollerinde ise Jessica Barden, Olivia Colman, Ashley Jensen, Ariane Labed, Angeliki Papoulia, John C. Reilly, Michael Smiley, Ben Whishaw ve Lea Seydoux yer alıyorlar.

İlk Dakikada Şok!

Yönetmen, filmin daha ilk saniyelerinde izleyiciyle paylaştığı sahnede, garip, merak uyandırıcı aynı zamanda şiddet içeren bir 'merhaba' diyor. Sahne şöyle: Kırsalda arabasıyla yolculuk yapan kadın arabasını durdurur ve iner. Yol kıyısında otlamakta olan iki eşekten birini silahını doğrultarak vurup öldürür. Sonra çekip gider... Kadının eşeği öldürmesi izleyende ilk anda bir şok etkisi yaratıyor. Fakat bu olay izleyiciyi film boyunca, absürd aynı zamanda şiddet içeren sahnelere hazırlıyor ve kısaca “kara” yım diyor. Filmin genel konusunu okurken bu noktayı hep akılda tutmalısınız, diyerek filmin konusuna geçiyorum. Ancak ilk paragraftan sonrası, filmi izleyecekler için 'süpriz bozan açıklama' içermektedir.

colin Farrell

The Lobster (2015) Konusu:

Bilim-Kurgu, Komedi, Romantik, Gerilim türündeki filmde, eşinin terk ettiği David (Colin Farrell) görevliler tarafından şehir dışında bir otele yerleştirilir. Yönetimin amaçladığı, insanların asla yalnız yaşamamasıdır. Eşini kaybeden, ilişkisi olmayan insanlar hemen tespit edilip otele yerleştirilir ve onlardan oteldeki diğer yalnızlar arasından kendilerine bir eş seçmeleri istenir. Süre olarak 45 günleri vardır. Bu süre içinde kendilerine uygun eşi bulamadıklarında ise tehlikelerle dolu bir ormana sürgün edilirler.

Filmin konusu normal gibi görünmesine rağmen öyle değil, nedeni ise otel yönetiminin bu 45 gün içinde otellerinde kalan yalnız insanlara davranış şekli. Bir takım yasaklar var ve müşterilerin kurallara uymaları bekleniyor. Tavsiye edilense kendilerine benzer bir eş seçmeleri. Yani kişinin tavşan dişleri varsa seçeceği kadınında tavşan dişli olması tavsiye ediliyor. (Tavşan diş olayını ben örnek verdim, bu filmde yer almıyor) Kurallar var demiştim. Otelde kalanların ellerine içinde bayıltıcı olan silah tutuşturup, ormana yalnız insan avına gönderiyorlar. Yani kendilerinden önce otelde kalan ve süre sonunda eş bulamayıp ormana salınanlar, otelin yeni konuklarına av oluyorlar.

Colin Farrell

Av olduktan sonrada öldürülüp kendi istedikleri bir hayvana dönüştürülüyorlar. Köpek, kurt, Istakoz, papağan... Artık ölecek olan kişi neyi seçmişse. İnsanın hayvana dönüştürülebilmesi kısmı bence filmdeki Bilim-Kurgu kategorisine uyan tek kısım. Tabi bu dönüştürülme işlemi filmde açıkça gösterilmiyor, sadece detaylı olarak anlatılıyor. David eş bulmayı beceremeyip tam süresi dolmak üzere iken otelden kaçmak zorunda kalıyor ve ormana sığınıyor.

Orada yaşayan yalnızların arasına kabul ediliyor. Ancak absürd ve şiddet dolu kuralların bu yeni grupta da yer aldığını görüp -rahat nefes almak yok bize- David'e ne olacak diye düşünmeye başlıyoruz. İster şehir hayatı isterse orman hayatı olsun her ikisinde de yaşam hakkının ağır kurallarla çevrili olduğunu görüyoruz.

The Lobster (2015)filminin her dakika size bir ilginçlik yaşattığını söylemeliyim. İlk başlarda tuhaf bulup elinizde olmadan gülümsediğiniz sahneler var. Fakat sonra 'dingin' bir şekilde sunulan acımasızlığı görüp gülümsemekten vazgeçiyorsunuz. Colin Farrell bu filmde hiç gülmüyor. Gülen insan sayısı çok az zaten. Baskıcı yönetim ve ölüm korkusu altında başka ne yapılabilir diyerek doğal karşılıyorsunuz bu durumu.

Yorumu okunduğunda karamsar gibi görünen ama aslında öyle olmayan, izlemesi hayli ilginç ve keyifli olan film için iki soru soralım kendimize:

Peki, filmde umut var mı? Evet, korkunun içine gizlenmiş bir umut kırıntısı var gibi. Peki, aşk var mı? Evet, yönetmen, nasıl var olduğuna şaşırdığınız bir aşkı da filmin ikinci ana bölümünün içine hiç acele etmeden kotararak izleyene sunmayı başarıyor.

*Yazıyı yayınladıktan sonra bir ek yapma gereği duydum. Filmin sonunda bir şarkı yayınlanmıştı çok sevmiştim ancak yazıyı hazırlarken bulamamıştım. Şarkı Sophia Loren ve Tonis Maroudas'ın birlikte seslendirdikleri "Ti Ein Afto Pou To Lene Agapi", ilk sözleri ise "seni seviyorum" diye başlıyor... Şarkıyı The Lobster inceleme yazısını yazmamda oldukça etkili olan sevgili Dağınık Anne'ye hediye ediyorum.


İmdb Puanı: 7.2 İmdb Linki: tt3464902
Devamını Oku »
Film Gündemi Copyright © 2019 Tüm Hakları Saklıdır...
Sayfa Başına Dön