Etkinlikler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Etkinlikler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2016 Pazartesi

Vizyona Giren Kitaplar

Bu hafta vizyona giren kitaplar hangileriymiş… Başlık ve giriş cümlesini doğru okudunuz. Haberseyri’nde hep filmler hakkında yazarken biraz rotadan sapmanın iyi olacağını düşündüm. İnternet dünyasında bir ilki gerçekleştirip kitap beğendim, satın aldım ve kargo yoluyla evime kadar gelmesini sağladım. Kitaplarla haşır neşir olanlar için bildik bir yol ama dedim ya benim için bir ilkti. Bu süreçte Sevgili Dilek’in bana büyük yardımları oldu. Film siteleri tamam da iş kitap sitelerine gelince takılıp kaldım. Sağolsun vakit ayırdı, usanmadan yazdı, tüyolar verdi. Ayrıca güncel olan olmayan bir dolu kitap tavsiyesi aldım kendisinden ve bloğundan. Öyle ki sepet doldu taştı, son tahlilde kitap sayısını 7 ye indirdim. Kalanları da bir sonraki seferde tedarik edeceğim. 
'Dilek' kim? diye merak edenler, bekâr olanlar! ( yanlış anlaşılmasın çöpçatanlık yapmıyorum buradaJ ) ve henüz tanışmayanlar için adresini, yardımları için kendisine teşekkür ederek paylaşıyorum.


Aldığım kitaplardan ilk okuduğum Jose Saramago’nun yazdığı ve 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış olan ‘Bilinmeyen Adanın Öyküsü’ idi. Kırmızıkedi Yayınları/58 sf

***
İkinci okuduğum ise Müge Sandıkçıoğlu’nun denemelerini kaleme aldığı ‘Göçmen Ruh’ adındaki kitabı idi. Kitapta 36 tane deneme bulunuyor. Yaşamışlığımdan olsa gerek kitaptaki Metrobüs yazıları çok hoşuma gitti. ‘Göçmen Ruh’, İzmir'li yazarın ikinci kitabıdır. Yitik Ülke Yayınları/144 sf
***
Üçüncü kitabım, daha önceleri iki kitabını okuduğum, çok yönlü, Nobel ödüllü tanıdık bir yazardan geliyor;  Doris Lessing,  ‘Hayatta Kalma Güncesi’. Can Yayınevi/ 224 sf
***
Dördüncü kitabım, sevgili Mert Ofluoğlu’nun yazdığı ve ilk göz ağrısı olan ‘Ters Düz’ isimli kitabı. Altın Bilek Yayınları/267 sf. Kendisini ve yazılarını merak edenler için adresini paylaşıyorum: 
http://kafadergi.blogspot.com.tr/
***
Beş, altı ve yedinci kitaplar ise Markus Zusak’ın kaleme aldığı, benim set olarak aldığım ‘Köpek Düşleri’, ‘İt Dalaşı’ ve ‘Köpekler Ağladığında’ isimlerini taşıyor. Martı Yayınları/159 sf /176 sf /222 sf
***
Vizyona giren kitaplar listem şimdilik bu şekilde... Bu aralar kendimi ‘Köpek Düşleri’ne yakın hissediyorum. Ya da Zusak’la tanışmamı geciktirmek istemiyorum. Her iki halde sırada bu kitap var. Yani evet, henüz kitapları okuma aşamasındayım. Biraz sabırsız davranıp paylaşmak istedim... 


Devamını Oku »

13 Ocak 2016 Çarşamba

Mim En Sevdiğim

MİM: EN SEVDİĞİM
Sevgili CafeTigris’in  5 Ocak 2016 tarihinde başlattığı “En Sevdiğiniz” miminde sobelendim. ;) Yapı itibariyle yaptığım herhangi bir şeyi ince eleyip sık dokumadan yapamıyorum. Hal böyle olunca 4 ve 7 sorular (Özellikle 7. Soru) biraz zamanımı aldı. Özellikle tavsiye edeceğim blogları –ki kendileri en çok sevdiğim ve sıklıkla girdiğim bloglardır- belirledikten sonra başlıklara girip biraz karıştırmam gerekti. Karıştırırken de yazıları okuyup yorumlarda bulundum…
Sevgili Tigris Driver’e kendi miminde yorum yazarken "cevabım belli" demiştim birinci soru için… Blogumu açtığım ilk 3-4 ayın sonunda sosyal medyada neyin ne olduğunu anlamaya başladım. O da oldukça yavaş oldu tabi. Facebook’taki arkadaşlarla olan paylaşımlardan ses çıkmaz, Pinterest ne işe yarıyor yahu diye kafa patlatırken, Google Plus’tan bir el uzandı bana.:) Vallahi ne yalan söyleyeyim kısa bir süre sonra sıkıca tuttum bu sevdiğim eli. Ki 7. soruda tavsiye ettiğim bazı blogların sahipleri ile de onun sayesinde tanıştım.  Bu elin sahibi efendim aynı zamanda 1. sorunun cevabıdır:
1. En sevdiğiniz blog hangisi?
Renkli Pasta Sepeti  - Nahide Zereyak
2. Bu bloğu nasıl keşfettiniz?
Yukarıda açıkladığım gibi Google + daki paylaşımları sayesinde keşfettim kendisini.
3. Blogda dikkatinizi çeken ilk şey ne oldu?
Yapılan yorumlara verilen samimi cevaplar ve tabi pastalar!
4. Blogda en beğendiğiniz yayın hangisi?
Birbirinden güzel ve herkesin yapabileceği yemekler, tatlılar, hamur işleri ile butik kurabiye ve butik pasta çeşitleri arasından iki pastada karar kıldım. Fotoğrafları üzerini tıklarsanız bu birbirinden güzel pastaların tariflerine ulaşabilirsiniz.




5. Blogda en beğenmediğiniz şey nedir? /  6) Blogla ilgili bir tavsiyede bulunmak isteseniz ne olurdu?
Renkli Pasta Sepeti’nin bloğunda sevmediğim ya da eleştirebileceğim rahatsız edici herhangi bir olumsuzluğa rastlamadım. Ayrıca örnek alıp kendi sitemde değiştireceğim bölümlerin var olduğunu da buradan açıklayayım. İnşallah yakında haberseyri’nde hep birlikte bu değişikliklere tanıklık ederiz.
7. Tavsiye edebileceğiniz bloglar hangileri?
Bu soruyu tanışmamı esas alarak eskiden yeniye doğru sıralayacağım. Yukarıda yazdığım gibi sevdiğim ve en sık uğradığım blog sahip ve sahibeleri olur kendileri :)
1. http://dilekce54.blogspot.com.tr/
Sahibinin ismini taşıyan blogunda, kaleme aldığı bazen acı, bazen tatlı yazıları başta olmak üzere kitap, film, sosyal hayat, insan konulu, samimi ve eleştirel  yayınlarla dikkat çekiyor... Kocaman hassas bir kalbi var. Ki bunu yansıtan bir yayını sayesinde tanıştım onunla. Bir de kitaplarla tekrar köprü kurdum sayesinde, çok teşekkürler Dilek. Sevdiğim yazılarından birini paylaşıyorum:
2. http://renkliimutfak.blogspot.com.tr/
Sevgili Sinem, uzaklarda olsa da kalbi hep bizimle atıyor... Yayınlayacağı yemekleri, tatlıları merakla beklerdim. Tatlı bir ara verdi kendisi. Zengin içerikli blogundan aylardır yapmayı planladığım ama bir türlü yapması kısmet olmayan sevdiğim bir tarifini paylaşıyorum:
3. http://tigrisdriver.blogspot.com.tr/
Kahve tutkunu, mesleği dolayısıyla ayrıca saygı duyduğum tertibim... Blogunda kendisinin yaşadığı ya da beğenip aktardığı ibretlik hayat hikayeleri var. Bu hikayelerinden sevdiğim bir postu paylaşmak istiyorum:
4. http://sevdicann.blogspot.com.tr/
GFC de ilk arkadaşım, blogunda hepsi de bana hitap eden çok çeşitli paylaşımlarda bulunuyor. Şimdilerde çook uzaklarda memleket hasreti çökmüş içine, canım benim. Bloglar hakkındaki düşüncelerini paylaştığı, yorumlarıyla birlikte okunacak ibretlik bir yazısını paylaşmak istiyorum:
5. http://www.deneyimlianne.com/
Annelik ve yaşam deneyimlerini çok samimi bir şekilde paylaşan, birçoğumuzun yaşadığı sorunlara parmak basıp çözüm arayan bir yayın yelpazesi var. Keyifli paylaşımları yanında arkadaşlığından da keyif aldığım bir dost kendisi... Faydalı bulduğum, özellikle annelerin gözünden kaçmasını istemediğim bir yayınını paylaşmak istiyorum:
6. http://www.karasalanten.com/
Çok yönlülüğü ile dikkatimi çeken sevgili Mehmet Ali kardeşimin blogunda mutlaka ilginizi çekecek geniş bir yayın çeşitliliği var. İlgi çekici doğa üstü olaylar, okuduğunuzda kafanızda soru işaretleri uyandırıyor. Teknoloji konusundaki yazıları, Türk ve dünya sineması hakkında yazdıkları, blog dünyası ile ilgili ipuçlarının bulunduğu yazıları dikkatimi çekenlerin başlıcaları. Sizlerle Türk sinemasıyla ilgili sıcacık bir yazısını paylaşmak istiyorum:
7. http://arslanyusuf.blogspot.com.tr/
Sevgili Yusuf Arslan ise kendi adını taşıyan blogunda gıpta ettiğim seyyah özelliği ile gidip gördüğü gezdiği yerlerden izlenimlerini paylaşıyor. Uzun soluklu bir blogu var ve yayın skalası, paylaştığı konular çok çeşitli. Blogunu keşfettikten sonra ilgiyle takip etmeye başladım. Şiir okumaya başladığı günden beri takip ettiğim okumalarından sonuncusunu paylaşmak istiyorum:
8. http://gunlukbasagrisi.blogspot.com/
İlk kez okuduğumda gönlümde taht kuran hikâyeleri sayesinde tanıştığım sevgili Naz’la sonraları İzmir’in müzelerini gezdik... Okul zamanları ortalarda daha az görünen, azmine gizli gizli hayranlık beslediğim arkadaşımın yazılarını okuduğunuzda samimi, esprili aynı zamanda dobra havasını mutlaka seveceğinize inanıyorum.
9. http://deryaninsporgunlugu.blogspot.com.tr/
Spor ve sağlıklı yaşam dendiğinde aklıma gelen ilk ve tek blog. Hayatınızda spora yer vermek istiyorsanız, bloga girip incelemelisiniz. Yeni tanıştığım ve sevdiğim yazılarıyla hayatıma giren Derya Hanım büyük bir ihtimalle devamlı kafamı meşgul ettiğini bilmiyordur: Son bir yıldır yaşamaya başladığım problemin çözümü onda :) Kilonuz ne durumda merak ediyorsanız kolayca cevap bulabileceğiniz bir sayfası var direkt olarak linkini veriyorum:
10. http://korefenomeni.blogspot.com.tr/
Yeni tanıştığım ve sevdiğim, sık sık ziyaret eder olduğum, ortak noktalara sahip sevgili Fenomenin blogunda; Kore dizileri, son dönemlerin dikkat çeken sinema filmleri, yemek, tatlı, festival ve etkinlikler, gezi yazıları samimi bir dille karşımıza çıkıyor. Son yazdığı; izlemediyseniz postu okuyup sonra izlemenizi tavsiye edeceğim bir filmi kaleme aldı Fenomen:
11.http://daginikanne.blogspot.com.tr/
Dağınık'la yeni tanıştım ve samimi tavırları hemen beni kendisine bağladı. Pratik tarifleri -özellikle bebekler için- film yorumları, kişisel yazıları yayınlarında ilk dikkat çekenlerden. Dağınık Anne blogunun mazisi henüz yeni, taze yazılarından birine davet ediyorum sizleri. Dağınık anne yayınladığı bu postla, sorduğu sorularla kocaman bir yaraya parmak basmış, Gereken cevapları bulmalı diye düşünüyorum:
12.http://dreamlandgunlukleri.blogspot.com.tr/
Sevgili Dream, ilk kez Uzakdoğu film tanıtımları ve yorumlarıyla ilgimi çekti. Kendine özgü yorumlarını okurken keyifli bir yolculuğa çıktığınızı hissedeceksiniz. Ayrıca her ne kadar kendisi kabul etmese de güzel bir sesi var, bloğunda dinlediğim şarkılarından biliyorum. Kendi kalemimden başlığında ise yazdığı hikâyeleri yayınlıyor. Vee sıkı durun! 2 gün sonra katılımı sona erecek bir projesi var sevgili Dream'in:








Devamını Oku »

16 Aralık 2015 Çarşamba

Merak Ediyorum Mimi

Bloglar arasında kısa bir süre önce başlatılan bir mim etkinliği var. Mimin konusu; “Takıntılarım, sevdiklerim ve sevmediklerim”  sırasıyla, Kore Fenomeni, Tigris Driver, Renkli Pasta Sepeti ve Dilekce54 bu mimi yaptılar ve pası bana attılar. Pası alıp kaleye götürme niyetindeyim. Yoksa saha içinde topu dolaştırsam mı? Yazımın sonunda karar vereceğim buna. J Mim yazılarında benden bahseden arkadaşlarıma bu fırsatı verdikleri için çok teşekkür ediyor, güzel paylaşımlarına gediklisi olduğum bloglarının adreslerini paylaşıyorum. Siz de ziyaret edin zira alışkanlık yapıyorlar :)



Takıntılar;
-Bir dönem yürüdüğüm adımları sayardım. Her mesafeyi değil ama. Uzak olmayan ama yakın sayılmayacak hedeflerin adımlarını sayıp kaç km ye tekabül ettiğini bulmak keyifli gelirdi bana. Garip değil mi? Ama garip olmasa takıntı olmazdı zaten J Mesela bir hastaneye yürüyerek mi gidilecek başla saymaya Zülal. Başka hiçbir şey düşünmene hacet kalmaz, çünkü zihni çok fena meşgul eder rakamlar…  Ama şimdilerde sıyrıldım adım sayma olayından. Yürüme olayım azaldı çünkü…
-Blog olayı bir takıntı olarak görülebilir mi? Emin değilim ama istatistik sayfalarına bakmak takıntıya girer sanıyorum.
-Evden çıkamamak gibi bir takıntıya da sahibim. Bir yere gideceksem evden mümkün olduğunca geç çıkıyorum. Yolda koşarcasına yürümeyi göze alarak hem de. Evde geçirilen her saniye bir kazançmış gibi geliyor. Bu takıntının bir temeli var elbet. O da çocuk kaygısı. Kontrol delisi değilim ama çocuğum gözümün önünde olursa daha rahat ediyorum.
-Uyumadan önce zihnim iyice yorulana kadar telefonda sudoku oynamak gibi huyum vardı. Bir iki bulmaca çözmezsem uyuyamazdım. Neyse ki yakın zamanda telefonum bozuldu ve bu takıntım rafa kalktı.
Sevilenler:
-Zaman zaman canım sıkılsa da yaşamayı seviyorum. Hayatı seviyor oluşumu seviyorum. Yaşam her daim şükür edilecek çok büyük bir nimet bana göre.
-Sevdiğim hobiler arasında film izlemek, fotoğraf çekmek, okumak başta gelenler arasında. Son birkaç yıldır buna haberseyri de eklendi. Hatta hobilerimin içinde başrol kaptı.
-İngilizlerin konuşmalarına, vurgularına bayılırım. Orijinal İngiliz filmlerini sevmemin sebeplerinden birisi de budur.
-Blogger sayesinde tanıştığım arkadaşlarımı çok seviyorum.
-Bir işe aniden karar verip yapıp bitirme huyumu seviyorum. Büyük bir rahatlama hissettiriyor böyle olunca. Ama bu huy maalesef ki arada bir uğruyor bana.
-Tarihi yerlerde, kalabalık yerlerde dolaşmayı seviyorum, her ne kadar yapamasam da doğa yürüyüşleri de sevdiklerim arasında. Çoluk çocuğa karışmadan önce sık sık yaptığım trekkingler özlediklerim arasında ilk sıralarda yer almakta.  
-Tatlı işi abur cubur olmazsa olmazlarımdan…
Sevilmeyenler:
-Sokağımda bulunan, dışarıya masa konulan ve müşterileri sadece erkek olan kahvehanenin önünden geçmek yıllardır sevmediklerim arasındadır, kendimi hep rahatsız hissettirir oradan geçişlerim.
-İşini adam gibi yapmayan esnafa çok sinir oluyorum. Mesela bir arabamız var. Tekerleklerinden biri zaman zaman hava kaçırıp iniveriyor. Her seferinde tekerlek patladı diye götürüyorum ancak havası inmiş çıkıyor. Yılların komşusu olan esnaf arkadaş şimdiye kadar üç kez şişirdi lastikleri. Artık 3 kez indiğine göre farklı bir sorun var diye düşünmeye başladım. Ama esnaf kardeşim, sen yılların bisiklet tamircisisin bunun kaynağını bulup tamir etsene. Sokağımda bir tane daha bisikletçi var ona da gidemiyorum komşuyu ezip geçmek gibi olacak diye. Bu küçücük sorun canımı sıkıyor. Sürüncemede bıraktığım için kendime kızıyorum. Adam gibi ilgilenmedi diye esnafa kızıyorum. Problemi çözmem gerekmesine rağmen erteleme huyuma kızıyorum. Kısacası bu hikayeden çıkarılabilecek profil özelliklerimi sevmiyorum...
-Tekel olan kuruluşların dayattığı ve her ay faturalar aracılığı ile ödediğim sabit ücret vs olayından nefret ediyorum. Haksızlık olarak görüyorum. Nefretimin sebebi bu. 
-Gürültüyü sevmiyorum. Oğlumun, dinlediği şeyleri her fırsatta yüksek sesle ve ses hızını düşürerek dinlemek gibi bir takıntısı var. Ağır çekim olayı. Bunun üstüne televizyon izlemek ya da müzik dinlemek zor geliyor bana. Kendime ait zamanlarda kısık sesle dinlemeyi tercih ediyorum.
-Bozuk yolları sevmiyorum. Kalabalık otobüslerde ayakta uzun yolculuklar hoşuma gitmeyenler arasında, dengenin sağlanamadığı sağlıksız insan ilişkilerini sevmiyorum. 
-Siyasal anlamda sevmediklerim de var… Türkiye konusunda hoşuma gitmeyen bir ton konu var. Onları da yazayım mı bilemedim şimdi. Ciddi anlamda uzatır bu yazıyı.
Yazacaklarım bu kadar. Şimdi şu anda aklıma gelenleri yazdım. Daha önce mimi yapan arkadaşlarımın yazdıklarının dışında yazmaya çalıştım. Yazımın başında pas atsam mı diye düşündüğümü yazmıştım. Gönlünden yazmak geçenler yazsınlar başlamasıyla bitmesi bir oluyor yazının, hatta yazdıklarınıza kendiniz bile şaşırıyorsunuz ;)

Sağlıklı günler diliyorum.  

Not:Fotoğraflar internetten alıntıdır. 
Devamını Oku »

10 Kasım 2015 Salı

Blog Keşif Etkinliği

BLOG KEŞİF ETKİNLİĞİ DUYURUSU



Deneyimlianne’nin blog keşif etkinliği var, dün katıldığım etkinliği buradan ayrıca paylaşmak istiyorum.
Önce etkinliğin linkini vereyim: 

Ne zamandır Blog Keşif Etkinliği düzenlemek istiyordum bir türlü fırsat bulamadığım için yapmak ancak kısmet oldu.
Bloğumu açalı neredeyse bir sene dolmak üzere ve bu arada çokkişiyle tanıştım, çok kişiyle arkadaş oldum. Bazı blog yazarı arkadaşlarımın okadar desteğini gördüm ki "iyi ki onları tanımışım" dedim.
Blog keşif etkinliklerini severim ve katılırım. Bugüne kadarda bir çok etkinliğe katıldım. İnsanlarla tanışmak, onlara yorum bırakmak,onlardan yorum almak, sohbet ortamı oluşturmak hoşuma gidiyor.
Ama bazen bir türlü birbirimize ulaşamadığımız için"takipleşemediğimiz" blog yazarları oluyor. Ben takip edecek blogbulamazken onlarla buluşma fırsatımız olmuyor! Özellikle de bu yüzden BlogKeşif Etkinliği düzenledim.
Etkileşimde bulunarak bloglarımızın dinamik kalmasınısağlayabiliriz.
Hepimiz birimiz birimiz hepimiz için! ;)))
Hangi tür konudan yazarsa yazsın herkesi blog keşifetkinliğime davet ediyorum. Ne kadar çok kişiye ulaşırsak o kadar kişiyleetkileşimimiz olur.
Bunun için yapmanız gereken tek şey beni ***GFC üzerindentakip etmeniz ve herhangi bir sosyal medya platformunda Blog Keşif Etkinliğimipaylaşmanız.***
Bloğunuzun içeriğini ve blog linkinizi aşağıya yazmayıunutmayın! smile ifade simgesi Beni sosyal medyadan da takip etmek isteyenler için sosyalmedya hesaplarım,
Facebook profilim Emel DA,sayfam 
www.facebook.com/deneyimlianne
www.twitter.com/deneyimlianne 
www.instagram.com/deneyimliannemel

Sevgiler  
Emel

Devamını Oku »

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Blogger Haberseyri Mimi

 HABERSEYRİ MİMİ

Şubat 2015 ayında Renkli Pasta Sepeti - Nahide Zereyak ile tanışmam, blogum ve kendi adıma bir dönüm noktası, bir şans oldu. Beni mimlediği yazısına yorum bırakırken, mutlu olduğumu ve bu sayede bloğumdaki bir eksiği tamamlamama vesile olduğunu söyleyerek teşekkür etmiştim. Verdiğim sözü biraz gecikmeyle de olsa tutup. soruları yanıtlayabildiğim için mutluyum... 



Çocukluğumda Atom Karınca isimli bir çizgi film yayınlanırdı, süper karınca gibi bir şeydi "Atom Karınca iş başındaaa" diye bağırır uçup diğerlerinin yardımına koşardı. Mim sorularına geçmeden önce Nahide Hanım'a buradan tek soruluk bir mimim olacak. Baktığım her yerde isminizi görüyorum. Birçok bloga güzel yorumlarınızla destek veriyorsunuz. Her an her yerde olmayı nasıl başarıyorsunuz? Atom karınca ile bir akrabalığınız var mı? :))) Bir demiştim ama şakayla karışık iki soru oldu. :) Evet, gelelim şekersiz kahve tadındaki blogger haberseyri mimi cevaplarıma;

  • Blogger denilince aklınıza gelen 3 şey nedir?

Blog, çocuk gibi ilgilenilmesi gereken birinci şey,
Blog, kişisel birikimlerin dünyaya açılması anlamına gelen ikinci şey,
Blog, yazanın da okuyanın da boş olmadığını (İkinci şeydeki 'birikimlerin' her iki taraf içinde önemli olduğunun bilinmesi nedeniyle) kanıtlayan üçüncü şey. (Çevremde blog olayını farklı algılayanlar var, sizinde var mı bilmiyorum ama 3. madde bu tarz bir algılamaya istinaden oluştu.)
Blog ve blogger kelime anlamı itibariyle farklı olmasına rağmen ikisini bir algılayıp öyle cevap verdim... Soru 'şey'li olunca yanıtlarım mecburen aklıma ilk gelen 'şey'lerle dolu oldu. :)

  • Kişisel blogları mı, yoksa gezi, güzellik, moda bloglarını mı tercih ediyorsunuz?

Soru tam olarak benim kafamdakini yansıtmıyor. Kendi bloğumda önemli yer tutan konular olan film ve yiyecek blogları önceliğimi oluşturuyor. Sonrasında, soruda sayılan konulardaki bloglar ilgi alanıma giriyorlar.
  • Blogger olmanızda etkili olan en önemli şey nedir?

Şimdi, bu benim için oldukça kişisel bir yanıt içeren bir soru oldu. Öncelikle beni takip edenler hayatım hakkında blogumda kişisel bilgilerime çokta yer vermediğimi bilirler. Şöyleki bundan 15 yıl önce bugün çok zor bir erken doğum gerçekleştirdim. Sonucunda 8 ay sonra çocuğumun aslında göründüğü gibi sağlıklı olmadığı ortaya çıktı. Serebral Palsi tanısı konuldu. Türkçesi kısmi beyin felci oluyor. Son 14 yılım genel olarak oğlumun sorunları ile ilgilenerek geçti. Bundan iki yıl önce birden bire boy atıp büyüyünce olanlar oldu ve ben eskisi gibi ne onu dışarılara çıkarabildim ne de kendim dış dünya ile yeterince ilgilenebildim. Çokta detaya girmeyeceğim neticede vaktimin çoğunu evde geçirmeye başladım.
Film olayını haddinden fazla seviyordum. Ve gelir elde etme amacıyla internet şahsına ufak yazılar yazıyordum. Bir noktadan sonra içli dışlı olduğum internete neden kendi adıma yazılar yazmadığımı düşünmeye başladım. Sonrasında ise haber blogu açacağım diye bodoslama daldım blog dünyasına. Haber yazmanın çok meşakkatli ve pahalı bir iş oldunu anladığımda ve botların yeterince hızlı bloguma uğramadığını fark ettiğimde haber yapma işinden vazgeçtim. Çok sevdiğim sokak fotoğrafı olayını, evde yaptığım yemek, tatlı vs yiyecek kanalına yönlendirdim. Şu anda ağırlık verdiğim konu olan vizyona girecek filmler başlığındaki yazılarımı çok severek hazırladığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca tatlılar konusunda (çok basitte olsa) hiç denemediğim tatlıları yaratıp onları fotoğraflamak ve yayınlamak benim için oldukça önemli.
Sözün özü, "yaşam şeklim" beni blogger olmaya sevk etti diyeyim ve bu mevzuyu sonlandırayım.
  • Örnek aldığınız bloggerlar var mı?

Bir idolüm olduğunu söyleyemeyeceğim. Ama sıkça uğradığım Renkli Pasta Sepeti başta olmak üzere bir çok bloğun bazı özelliklerini kendime örnek almaya çalıştığımı rahatlıkla söyleyebilirim.
  • Şu anki mesleğin nedir veya hangi mesleği seçeceksin?

İş anlamında şu an sadece blogumla ilgileniyorum. Çook eskiden muhasebecilik yapıyordum.

  • En sevdiğin blogger arkadaşlarını yazmanı istiyorum desem?

İşte beklediğim soru ;) Aşağıya bir liste yaptım. İçlerinde bu mimi yapanlar ve feragat edenler olduğunu biliyorum. Eskiden beri sevdiğim blogların yanı sıra yeni tanıştığım bloglarda mevcut. Hepsini yazamadım. Liste uzayıp gider, kısmet olursa başkaca mimlerde ayrıca listelerim. Şimdilik en üstte 1 ve aşağıda 13 olmak üzere 14 le sınırlandırıyorum.
Mutlu kalın :)

  1. http://renkliimutfak.blogspot.fr/
  2. http://www.dilekce54.blogspot.com.tr/
  3. http://arzununlezzetadasi.blogspot.com.tr/
  4. http://mutfakkafe.blogspot.com.tr/
  5. http://www.sosyalmedyakafe.com/
  6. http://www.mutfakfelsefem.com/
  7. http://testudoo.blogspot.com.tr/
  8. http://sevdicann.blogspot.com.tr/
  9. http://enbebek.blogspot.com.tr/
  10. http://pembedunyamm42.blogspot.com.tr/
  11. http://zeynonunmutfag-zeynep.blogspot.com.tr/
  12. http://sevdaninsokagi.blogspot.com.tr/
  13. http://www.suslukokona.com/
  14. http://www.kibarinmutfagi.com/
Devamını Oku »

18 Temmuz 2015 Cumartesi

11 Şey Mimi

Hakkımda Bilmediğiniz 11 Şey Mimi

1. Elinizde sihirli bir değnek olsa neyi/neleri değiştirmek isterdiniz?
Yalan söylemeyi ve hasta olmayı yasaklardım.

2. Mesleğinizi değiştirmek isteseydiniz hangi meslek dalını seçerdiniz? Ne olmak isterdiniz?
Atlet, yüksek atlamacı kısaca sporcu diyelim.  

3. Bir gün boyunca aç kaldınız (Ramazanda olduğu gibi) ilk ne yemek isterdiniz?
Kocaman bir yaş pasta, meyveli olanlarından :)

4. Bir dalga olsaydınız nereye vururdunuz?
Datça; uzun yıllar orada yaşamak hayalini kurmuşluğum vardır.

5. Issız bir adada kalsanız yanınıza alacağınız 3 kişi?
Ailemden başkasını düşünemiyorum.

6. En çok görmek istediğiniz şehir veya ülke?
Şöyle tarif edeyim; İber Yarımadası'nın ve Afrika Kıtası'nın Atlas Okyanusu ile buluştuğu batı kıyılarını görmek ve fotoğraflamak isterdim.

7. Asla giymem dediğiniz renk?
Fıstık yeşili bir body aldım uzun yıllar önce bir türlü giyemedim, ama vazgeçemiyorum da. Sorunun cevabı bu sanırım.

8. Bayramda ne yapacaksınız?
Yaz-kış, bayram-seyran evdeyiz biz, gelmek isteyen olursa bekleriz.

9. Ölmeden önce yapılacaklar listesine eklediğiniz 3 şey?
Hımm, Bucket List olayı; Paraşütle atlasam yeter sonrası olmaz zaten:)

10. Bir uçurumun kenarındasınız tam atlayacaksınız aklınıza bir şey geldi o gelen şey nedir?
Bir çift kanat, mümkünse beyaz... E atlayacağız madem keyfini çıkaralım değil mi?

11. Yerde 50tl. bulsaydınız ne yapardınız?


Geçenlerde (Erik kompostusu yapmadan bir gün önceydi) pazar alış verişi dönüşü telefon faturası ödedim; elimde poşetler, çantam, cüzdan, para üstü, ft, mk  var. Bu kalabalığın üzerine bankonun üzerinde gördüğüm cep telefonu broşürünü almaya kalkıştım. Karıştım yani orada. Neyse bankoda topladım kendimi çıktım gittim evime. Akşam markete gittim cüzdanımda olması gereken 50 tl yok. Evde arandım belki çıkar diye. Çıkmadı. Ertesi gün telefon veznesine gittim. Para düşürmüş olabilirim dedim. Gittiler birbirlerine sordular bir 5 tl lafı dolaştı ortada, yok dedim uzaktan 50 tl arıyorum ben. Yok dediler. Çıktım oradan 20 mt yürümüştüm ki arkamdan yetiştiler, 50 tl tutuşturdular elime. Ben şaşakalmış, durakalmış vaziyetteyim, sadece teşekkür edebildim. Birisi yerde bulmuş ve vezneye teslim etmiş paramı.
Yapılması gereken bulduğunuzda sahibini bulmaya çalışmak olmalıdır diyelim.



Hakkımda Bilmediğiniz 11 Şey Mimi yazısında 1. ve 11. sorulara verdiğim cevaplarda çok ciddi olduğumu belirtmek  istiyorum. Ayrıca beni mimleyen güzel insan Renkli Pasta Sepeti'nin sahibesi Nahide Zereyak'a buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Beni mimlediği için kendisine yorumlarda 'Eyvah Eyvah' demiştim ama soruları yanıtlarken keyifli olduğunu gördüm. Tekrar teşekkür ediyorum, herkese hayırlı günler, hayırlı bayramlar diliyorum ...

Yayılmacı ve iyi bir  amaca hizmet eden bu yazı için şimdilik aşağıdaki listedeki arkadaşlarımı mimledim, devamı gelecektir. :)

1. http://www.suslukokona.com/
2. http://kepabad.blogspot.com.tr/
3. http://lifeofnil.blogspot.com.tr/
4. http://sevdaninsokagi.blogspot.com.tr/
5. http://mehtaptanlezzetler.blogspot.com.tr/

Devamını Oku »
Film Gündemi Copyright © 2019 Tüm Hakları Saklıdır...
Sayfa Başına Dön